RE-CONSIDERING POST-TRUTH CONCEPT

Bir hayat daha iyi nasıl yaşanılır sorusunun önemi her çağda derinden hissedilmiş ve böyle bir yaşayışın mihenk taşı olarak görülebilecek hakikat gibi ulu orta yerde bulunmayan o şey, ilke belki düstur araştırılmak istenmiştir. Antikçağ’dan itibaren farklı yorumların odağına yerleştirilmiş bu soruşturma taraflar dönem temel muhakeme biçimleri olmuştur. Tarafsız, tarihi aşırı genel geçer zeminin olanağı bağlamda hep tartışılmış, ciddi münakaşaların uğrağı Bugün ise onunla ilintili sözcüklerle ilgili yine kaygı verici anın yaşandığı kesimin söylemlerinde yer almaktadır. Hakikatin yitirildiği, önemsizleştirildiği görmezden gelindiği an post-truh çağ anılmaktadır. Din felsefenin ardından bilimin de itibarsızlaştırıldığı, şeyin birer yoruma indirgendiği döneme şahitlik edilmektedir. Eğitimin, uzmanlaşmanın değer yitimi yaşaması mevcut krizin şiddetini yaşamın köşesine öyle ya da taşımıştır. Çağa hâkim olan ruh, umursamazlık, olguların, verilerin veya hakikatin gelinmesi tasvip edilemeyecek çoğu tercihin bile isteye yapılması ahlaki olduğunu göstermektedir. Bu nedenle etik duygusal yanıyla kuşatıcı değerlendirme, tahlil önerilerle birlikte yitimine karşı güçlü mücadele verilebilir.